Bakan Avcı, Yalova’da  
Bakan Avcı, Yalova’da

Bakan Avcı, Yalova’da

Millî Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Yalova Halk Eğitim Merkezi Konferans Salonu’nda düzenlenen AK Parti Yalova İl Kadın Kolları 4. Olağan Kongresi’ne katıldı.

Bakan Avcı, Yalova’da

Bakan Avcı’nın kongrede yaptığı konuşmada öne çıkan başlıklar şöyle:

“Giyim kuşama ilişkin tercihlerine bakılmaksızın bütün kadınların önünün açılması gerçekten son yılların en büyük devrimidir”

“Bazen bazı şeyleri nereden nereye geldiğimizi ve nasıl geldiğimizi hatırlamak bakımından arasıra tekrar konuşmakta fayda olabilir. O sahneyi benim gibi siz de hatırlıyorsunuz, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde halkın oylarıyla seçilmiş bir milletvekili hanıma, kürsünün bir kenarına toplanıp koro halinde nasıl ‘Dışarı, dışarı’ diye tempo tutulduğunu ben unutmuyorum, eminim ki siz de unutmuyorsunuz. Bunu unutmayalım çünkü orada ‘dışarı, dışarı’ diye tempo tutulan, sadece bir milletvekili arkadaşımız değildi. Orada aslında Meclis dışına itilmek istenen milletin ta kendisiydi. Onun için bu son dönemde gerek kamuda gerek eğitim kurumlarında gerekse siyasette giyim kuşama ilişkin tercihlerine bakılmaksızın bütün kadınların önünün açılması gerçekten son yılların en büyük devrimidir. Çok şükür nüfusumuz genç ve dolayısıyla özellikle gençlerimiz 10-20  yıl önce doğan çocuklarımız bunların hep böyle olduğunu, Türkiye’nin eskiden beri böyle olduğunu eğitimde, sağlıkta, siyasette, adalette, ulaşımda, şehircilikte işlerin hep böyle yürüdüğünü zannedebilirler. Öyle değildi, ne sağlık, ne eğitim, ne ulaşım, ne siyaset böyleydi.”

 

“Millî Eğitim Bakanlığında da yönetici kademelerde kadınlarımızın payını layık oldukları düzeye taşıyacağız”

“Millî Eğitim Bakanı olarak bir eksiğimizi bir zaafımızı da burada zikretmemiz lazım. Bizim 81 il millî eğitim müdürümüz var  maalesef bir tane kadın millî eğitim müdürümüz var. Okul müdürlerimizde,  ilçe müdürlerimizde, şube müdürlerimizde biraz dengeledik son zamanlarda ama yönetici kadrolarımızda maalesef kadınlarımız hale çok azınlıktalar. Ama bu sebepsiz değil, bu daha önce kadınlarımızın önüne çekilmiş olan bariyerlerin bugüne yansıması. Maalesef eğitimci kadınlar bu koşuya epey geriden başlayabildiler. Şimdi biz biraz hızlandırmaya çalışıyoruz. İnşallah önümüzdeki yıllarda Millî Eğitim Bakanlığında da yönetici kademelerde kadınlarımızın payını layık oldukları düzeye taşıyacağız. Ayrıca bu Millî Eğitim Bakanlığı açısından şu bakımdan da gerekli, bizim öğretmen kadrolarımızın da büyük çoğunluğu kadınlar, öğretmenlerimizin yarıdan fazlası kadınlarımız.”

 

“Başörtüsüyle görevlerini yapan öğretmenlerin gözündeki o yaşı, o teşekkürü görmek bir Millî Eğitim Bakanını yaşayabileceği en büyük mutluluk”

“Benim de geriye dönüp ‘Siyasette ne yaptın’ dedikleri zaman gerçekten hamd edebileceğim icraatlardan bir tanesi belki en başında geleni bugün birçok okula gittiğim zaman başörtüsüyle görevlerini yapan öğretmenlerin gözündeki o yaşı, o teşekkürü görmek bir Millî Eğitim Bakanını yaşayabileceği en büyük mutluluk. 28 Şubat döneminde görevini yapamaz hale gelmiş, giyimi kuşamı yüzünden veya sadece kadınlar da değil erkekler de görevden uzaklaştırılmış bugünkü moda tabirle mobbinge yani bürokratik yıldırmaya maruz bırakılmış ve dolayısıyla öğrencilerinden, çocuklarından ayrı düşmüş öğretmenlerimizin tekrar görevlerini yapabilir hale gelmesi bizim en büyük mutluluğumuz oldu. Bu konudaki destekleri, yol göstericilikleri sebebiyle Sayın Cumhurbaşkanımıza, Sayın Başbakanımıza, değerli milletvekili arkadaşlarımıza çok teşekkür ediyorum. Bu durumda olan 2 bin 29 kardeşimiz görevlerine başladılar. Büyük bir mutluluk içerisinde görevlerini icra ediyorlar. Onlar da memnun, birlikte görev yaptığı diğer öğretmen arkadaşlarımız da çok memnun, öğrencilerimiz memnun, velilerimiz memnun Türkiye’de de kıyamet kopmadı.”

 

“Bir takım tezgahların tekerine çomak soktuk”

“Haziran seçimlerinin çok kritik bir dönemece işaret ettiğini söyledim. Dolayısıyla  pek çok alanda çok ciddi dezenformasyonla, kara propagandayla karşılaştığımızı ve bundan sonra da  karşılaşacağımızı ve buna hazırlıklı olmamız gerektiğini bir kere daha vurgulamak istiyorum. Bu kara propaganda ve dezenformasyonun özellikle yoğunlaştığı ve bundan sonra da yoğunlaşacağı alanlardan bir tanesi de eğitim alanı. Çünkü son dönemde belki en çok bu alandaki bir takım tezgahların tekerine çomak soktuk. Onun için gün geçmiyor ki malum yayın organlarında, televizyonlarında, gazetelerinde eğitimin çöktüğüne, Millî Eğitim Bakanlığının iflas ettiğine, eğitimin yazboz tahtası haline geldiğine dair pek çok haberler, yorumlar okuyorsunuz, görüyorsunuz. Bunlar sebepsiz değil, bunlar sistematik bir kampanya. Herhangi bir vilayetimizde bir okulun penceresinin camı kırık diye haber yapılıyor arkasından ‘Eğitimimiz ne halde’, ‘Eğitim çöktü’, ‘Millî Eğitim Bakanlığı öğrencilerine sahip çıkmıyor’ vesaire gibi münferit olaylar üzerinden çok sistematik bir kampanya yürüyor. Oysa rakamlara baktığımız zaman şunu görüyoruz: son 13 yıl içerisinde eğitimde hangi değişkeni alırsanız alın, okul sayısına, derslik sayısına, eğitim teknolojilerinin eğitime uyarlanmasına, öğretmen sayısına, öğretmenlerimize yönelik hizmet içi eğitimlere, derslik başına düşen öğrenci sayısına, taşımalı eğitim, süt yardımı, burslar... eğitimin bütün göstergelerinde son 13 yılda Cumhuriyet tarihini katlayan hamleler yapılmıştır. Hangi alanı, hangi göstergeyi alırsanız alın eğitim son 13 yılda ikiye katlanmıştır olumlu göstergeler itibarıyla. Bunu da bildikleri için özellikle bu kara propagandayı yürütmeye çalışıyorlar buna özellikle hanım kardeşlerimizin çok duyarlı olmalarını rica ediyorum lütfen okullarımıza siz de sahip çıkın, okullarımıza çok sık gelin, okul aile birliği toplantılarımıza mutlaka katılın, çocuklarınızın okullarının sorunlarıyla yakından ilgilenin. Millî Eğitim Müdürlüklerimize, okul yönetimlerimize varsa eksiğimiz lütfen siz iletin, varsa bir sorun onu biz ilk defa sizden duyalım ve varsa çözüm önerileriniz onları da bize iletin.”

 

“Gensoru önergesi verildi. 24 tane soru sormuşlar, 24’ü de bizim iftihar edeceğimiz konular”

“Biz eğitimin tüm göstergelerinde çok büyük mesafeler aldık. Dün Meclis’te Millî Eğitim Bakanı hakkında bir gensoru önergesi verildi. 24 tane soru sormuşlar, ‘Millî Eğitim Bakanlığı şu konuda, şu konuda yanlış yaptı’ diye, 24’ü de bizim iftihar edeceğimiz konular, 24’ünün 24’ü de. 4+4+4’ten başlayarak ve o kadar yanlış, eksik bilgiler üzerine inşa edilmiş bir gensoru önergesiydi ki adeta yaptığımız icraatı bir kere daha anlatmamız için vesile oldu, o yüzden ben kendilerine teşekkür ettim. Hakkında gensoru verilen Bakan gensoru verenlere teşekkür eder mi? Samimiyetle teşekkür ettim, çünkü yaptığımız işleri anlatmamıza vesile oldunuz.”

                                        

“1 milyon 57 bin öğrencimizden 550 binini ilk üç tercihinden birine yerleştirdik”

“TEOG denilen sistem, seviye belirleme sınavı diye bir imtihanımız vardı. Ortaokulu bitiren çocuklar bir sınava giriyorlardı ve o sınavın sonucuna göre liselere yerleştiriliyorlardı. Hepimiz de bundan şikayet ediyorduk çünkü bu sınavı kazanabilmek, iyi puan alabilmek için dershanelere gitmek gerekiyordu vesaire. Bunu kaldırdık. Hatırlayın ‘çocuklarımız yarış atına döndü’ falan diye bir takım şikayetlerimiz vardı, kaldırdık,  yerine yeni bir sınav koymadık. Ne yaptık, hepimizin ortaokulda lisede girdiği yazılılar vardı bu yazılılardan birer tanesini çocuklarımızın sınıfında kontrollü olarak, Millî Eğitim Bakanlığından sorular gönderiliyor, çocuklarımız kendi sınıflarında giriyorlar, cevapları da biz kontrol ediyoruz, puanlıyoruz. Böylece hem veliler hem aileler hem öğretmenlerimiz çok rahatladılar. Yaptığımız bütün anket çalışmaları da bunu gösteriyor, yüzde doksanın üzerinde bir memnuniyet gösteriyor. Geçen sene ortaokuldan liseye yerleştirilen çocuklarımızı ki sayıları 1 milyon 292 bin, yuvarlak hesap 1 milyon 300 bin diyelim. 1 milyon 300 bin çocuğumuzdan sisteme girip müracaat eden 1 milyon 57 binini 15 tercihinden birine yerleştirdik. Bunun da yarısından fazlasını 550 binini ilk üç tercihinden birine yerleştirdik. Bu gerçekten Cumhuriyet tarihi boyunca yakalanmamış bir başarı. Buna rağmen, sadece özel okula gideceği zaman devletten teşvik alabilsin diye sisteme girmemiş olan öğrencileri bile bir yerde kayıtlı gibi gösterdik. Onların içinden 45 öğrenci çok programlı liselerin imam hatip bölümüne girdiği için ‘Binlerce öğrenci zorla imam hatibe gönderiliyor’ propagandası yapıldı. Bir yandan bu propaganda yapıldı ama bir yandan o 15 tercih içerisinde ilk tercihi Anadolu imam hatip lisesi olan 94 bin öğrencimizden sadece 54 bini o tercihine girebildi. Yani 54 bin çocuk birinci tercih olarak imam hatip seçmiş ama buna rağmen bizim kontenjanımız, kapasitemiz yetmediği için 54 binini ancak alabilmişiz. Bir yandan deniyor ki ‘Bütün öğrenciler zorla imam hatibe gönderiliyor’ bir yandan da veliler ‘Ben çocuğumu imam hatibe yazdırmak istiyordum ama yazdıramıyorum, kontenjan müsait değil’. Dolayısıyla bu dezenformasyonu, çarpıtmaları sizin bilmeniz lazım. Her konuda şundan emin olabilirsiniz millî eğitimimiz Cumhuriyet tarihinin en büyük başarılarını bu son 13 yılda yaşadı.”

 

“Mevzuat çalışmalarımızı önce paydaşlarımızın görüşlerine açıyoruz”

“Millî Eğitim Bakanlığında mevzuatta veya uygulamada herhangi bir değişiklik yapacağımız zaman önce onunla ilgili bir anket çalışması yapıyoruz. Sonra o konuyla ilgili paydaşları toplayıp bazı çalıştaylar yapıyoruz. Sonra hazırlıklarımızı yapıyor ve taslağımızı hazırlıyoruz. Sonra taslağımızı Millî Eğitim Bakanlığı’nın sitesine koyuyoruz. 15 gün, 1 ay sitede duruyor ve bütün görüşleri alıyoruz. Mesela şimdi bu TEOG sınavları ve dolayısıyla ortaokuldan liseye geçişle ilgili yaptığımız düzenlemeleri ve bununla ilgili yönetmelik değişiklik taslağımızı sitemize koyduk. Bunun bir taslak olduğunu, kamuoyunun görüşlerine açtığımızı gizliyorlar diyorlar ki ‘Millî Eğitim TEOG sistemini yeniden sil baştan düzenliyor’, hayır, sil baştan falan değil, geçen sene yaşadığımız sıkıntılar vardı. Geçen sene özel okula gidecek öğrencilere 3 bin 500 lira devlet desteği veriyoruz ama bir öğrencinin bu destekten yararlanabilmesi için bir devlet okulunda kayıtlı olması gerekiyordu. Dolayısıyla hiçbir çocuğumuz bu imkandan istediği takdirde mahrum kalmasın diye sisteme girmemiş olanları bile biz tesadüfi örneklemeyle kendilerine en yakın okullardan biriyle irtibatlandırdık ki o okuldan kaydını alıp özel okula gittiği zaman isterse devlet teşviğinden yararlanabilsin diye. Bu sene buna gerek kalmadı. Geçen sene ilk uygulama olduğu için yapmak zorundaydık. Bu sene buna gerek kalmadı dolayısıyla onu kaldırdık. 15 tercih yapıyordu çocuklarımız, dediler ki ‘geçen sene 20 tercih yapsaydık ben de istediğim okuldan birine girebilirdim’, o zaman biz de dedik ki peki 25 tercih yapıyoruz, listeyi 25 yaptık. Ama bunu da yine bir kere daha ilgili kamuoyunun, öğrencilerimizin, öğretmenlerimizin, velilerimizin, sivil toplum kuruluşlarımızın ve tabi annelerimizin görüşlerine açtık. Şimdi oradan görüşleri topluyoruz ve sonra onları gerçekten ayrı ayrı değerlendiriyoruz, dikkate alıyoruz. Bazen bizim de gözümüzden kaçan hususlar, ayrıntılar olabilir ve bu uyarılar bizim çok işimize yarıyor. Dolayısıyla Millî Eğitim Bakanlığının sitesinden bizim sunduğumuz bütün taslakları girin interaktif  sayfalardır orada görüşlerinizi, eleştirilerinizi, önerilerinizi iletebilirsiniz, biz de onları tek tek değerlendiririz.”

 

“Twitter hesabım yok”

“Bizim internet sitemizden mesaj iletebileceğiniz kanallar var. Bu vesileyle şunu da söyleyeyim benim şahsi Twitter hesabım yok. Size Nabi Avcı adına bir tweet gelirse o zaman bilin ki o sahte bir hesaptır. O dezenformasyon kampanyasının bir parçası olarak da bunlar kullanılıyor. Lütfen onlara itibar etmeyiniz. Ama bakanlığımızın sitesi var, resmi hesapları var. Oralardan gelen bütün mesajları da biz ekip olarak çalışıyoruz, değerlendiriyoruz.”

Haberin Videosu:

MEB © - Tüm Hakları Saklıdır. Gizlilik, Kullanım ve Telif Hakları bildiriminde belirtilen kurallar çerçevesinde hizmet sunulmaktadır.